28 Nisan 2013 Pazar

kitapların fısıldadığı kız? başlık olmadı di mi?

bugün aslında başka şeyler yazacaktım da yine ruhum en karanlık günlerinden birini yaşıyor. sorumlulardan bir tanesi hermann hesse. bozkırkurdu'nu okurken içim acıyor, yine de bırakamıyorum okuyorum, okudukça daha da kötü oluyorum. hayır bi de gözümde canlandırdığım baş karakter tamamen feridun düzağaç, daha da üzülüyorum. blogu da her an kitap eleştirisi bloguna dönüştürebilirim. gerçi o zaman toplam altı olan okuyucu sayım kaça düşer bilmiyorum. bugün beni en çok etkileyen beş kitap karakterini yazmak istedi canım. çok spoiler içerir bu arada.

5) julien sorel 
etkilemek derken diye başlayacağım cümleye, bu adam beni hayattan soğuttu yemin ederim. stendhal'ın kırmızı ve siyahının, okuduğum her satırında ben bu herife küfredip durdum. hayatımda daha çok sinir olduğum bir başka roman karakteri daha yok. bu hırslı piçin, istediği mevkiye ulaşmak için yapmayacağı şey yoktu, ordu olsun kilise olsun, ne var ne yoksa hepsini kullandı, yatıp kalktığı kadınları saymıyorum bile. allahın içten pazarlıklısı, ikiyüzlü adisi. yazarken bile sinirim kalktı. giyotin sonu oldu da rahatladım kitap biterken.


4) küçük prens 
canım benim. canııım canııım.koluna, omzuna, sırtına, küçük prensi yaptıran bi hipster diilim, hatta küçük prens sevgimi sırf o salaklar yüzünden açıklamaktan çekinirim ama çok güçlü ve gizli bi sevgim var o sarı bebeye. kitaptaki bilge adam tilkidir falan da küçük prensimin aydınlanma hali beni daha çok etkilemiştir. hele o gül hikayesi bana bi sürü şeyi sorgulatmıştır. yeniden okumak lazım her umutsuz ve bıkkın anlarda. küçük prens gibi oğlum olsun başka ne isterim yaa???


3) seymour glass 
j.d salinger'ın efsane karakteri holden caulfield olsa da benim için seymour glass çok daha özeldir. 16 yaşında üniversiteye başlar, 20sinde üniversitede hoca olur doktorasını tamamlayarak. farkındalık konusuda aşmış bi insandır. salinger'ın dört beş hikayesinde görünür, bi kısmı direkt onu anlatır. dokuz kişilik glass ailesinin en önemli bireyidir. en büyük çocuktur. genç yaşında intihar eder. intiharının öyküsü muz balığı için mükemmel bir gün'de çok sarsıcı şekilde anlatılmıştır. bana nedense genç yaşta ölen dayımı (hiç tanımamış olsam da) fazlasıyla anımsatır. bunu annemle paylaştığımda onaylanmış olmamdandır belki de. hep seymour glass gibi olmak istemişimdir ama sanırım hiç başaramayacağım. bende o spiritüellik yok ne yazık ki.

2) lord henry "harry" wotton
geldik bi pisliğe daha. oscar wilde'ın dorian gray'inin en rezil adamı. mal dorian, bu adamla takıla takıla iğrenç biri olmuştur. ama gerizekalı yavrucuğum, senin hamurunda yok öyle şeyler, en sonunda bak öyle mal gibi ölür kalırsın. ama lord henry ne yapıyosa becererek yapar, adamın kanında var pislik. her sözü ayrı bi güzeldir aslında bu adamın, tekrar tekrar okunmalıdır. hedonizmde zirve yapmış, bencillikte bir numaradır. dorian gray'le ilgili oscar wilde'ın bi sözü var, herkes benim lord henry olduğumu düşünüyo diye ama aslında kendisi kitabın en ezik karakteri ressam basil olduğunu ve dorian olmak istediğini söylemiştir. atmasın. lord henry bal gibi oscar wilde'ın kendisidir. dorian malın teki zaten. beni nasıl etkilediğine gelince, allaaaamm beni lord henry'nin etkisi altında kalmaktan uzak tut diye okudum kitabı. daha iyi bi insan olmaya söz vermiştim yani kendi kendime!


1) sydney carton
işte adamım! gerçekten hastasıyım! charles dickens'ın iki şehrin hikayesi'ndeki tek önemli karakter! aşk için, sevdiği kadının mutlu olması için ölüme gitmiştir canımın içi. avukattır, alaycıdır, çok zekidir, alkoliktir, hayatını çöpe atmıştır ve bunun için kendine hep acır, kendini hiç sevmez. (sinemada dirk bogarde tarafından canlandırılmış olması da bence çok başarılı bi seçimdir). yine de her şeye rağmen, hiç bencil değildir, sevdikleri uğruna idam mahkumuyla yer değiştirip kendi idama gitmiştir. ben bu adama hayran olmayım da kime olayım? kendime gelemedim uzunca bi süre kitap bittikten sonra, o derece!


bunlar beni gerçekten etkileyen karakterlerdi. ha yok mu sevdiğim, daha çok sevdiğim ya da uyuz olduğum karakterler? tabi ki bi sürü var. burada gönül ister ki severus snape'i de yazayım, kelimelerce anlatayım ama benim de bi karizmam var. harry potter'la ilgili yazamıyorum ne yazık ki poff. ya da kuyucaklı yusuf'a saydırayım, julien kadar olmasa da ona da uyuz olurum çokça. kısmet değilmiş ama ne yapalım!

1 yorum:

Emilio Fernandez dedi ki...

Good morning how are you?

My name is Emilio, I am a Spanish boy and I live in a town near to Madrid. I am a very interested person in knowing things so different as the culture, the way of life of the inhabitants of our planet, the fauna, the flora, and the landscapes of all the countries of the world etc. in summary, I am a person that enjoys traveling, learning and respecting people's diversity from all over the world.

I would love to travel and meet in person all the aspects above mentioned, but unfortunately as this is very expensive and my purchasing power is quite small, so I devised a way to travel with the imagination in every corner of our planet. A few years ago I started a collection of used stamps because trough them, you can see pictures about fauna, flora, monuments, landscapes etc. from all the countries. As every day is more and more difficult to get stamps, some years ago I started a new collection in order to get traditional letters addressed to me in which my goal was to get at least 1 letter from each country in the world. This modest goal is feasible to reach in the most part of countries, but unfortunately it’s impossible to achieve in other various territories for several reasons, either because they are countries at war, either because they are countries with extreme poverty or because for whatever reason the postal system is not functioning properly.

For all this I would ask you one small favor:
Would you be so kind as to send me a letter by traditional mail from Turkey? I understand perfectly that you think that your blog is not the appropriate place to ask this, and even, is very probably that you ignore my letter, but I would call your attention to the difficulty involved in getting a letter from that country, and also I don’t know anyone neither where to write in Turkey in order to increase my collection. a letter for me is like a little souvenir, like if I have had visited that territory with my imagination and at same time, the arrival of the letters from a country is a sign of peace and normality and an original way to promote a country in the world. My postal address is the following one:

Emilio Fernandez Esteban
Avenida Juan de la Cierva, 44
28902 Getafe (Madrid)
Spain

If you wish, you can visit my blog www.cartasenmibuzon.blogspot.com where you can see the pictures of all the letters that I have received from whole World.

Finally I would like to thank the attention given to this letter, and whether you can help me or not, I send my best wishes for peace, health and happiness for you, your family and all your dear beings.

Yours Sincerely

Emilio Fernandez