20 Ekim 2013 Pazar

empire'ın en seksi 100 film yıldızı listesi

yıllardır kendimi tutuyorum ama bu sefer dayanamadım ve yıllardır iki çift laf etmek istediğim empire dergisinin 100 seksi film yıldızı listesi ile ilgili birkaç satır yazacağım.

her sene okuyucu oylarıyla yeniden düzenleniyo bu liste. 50 kadın ve 50 erkekten oluşan iki liste var, 2013 listelerine şu linklerden ulaşabilirsiniz.

http://www.empireonline.com/100sexiest2013/women/

http://www.empireonline.com/100sexiest2013/men/

kadın ve erkek listelerini ayrı ayrı değerlendirdim (çünkü hepinizin de hemfikir olduğu üzere, dünyanın en önemli işini yapıyorum burada). önce bağğyanlardan başlayalım

1 numara emma watson!
seriously??? really??? i mean... seriously???
kafayı mı yediniz diye sormak, hatta bas bas bağırmak istiyorum! listeye şöyle bi göz attığınızda, emma watson'ı çiğ çiğ yiyebilecek, tek bakışıyla toprağa gömebilecek en az yirmi kadın varken o listede, nooluyo yahu? ne mal okuyucuların varmış empire! ya da artık emma watson fanları nası bi çalışma yaptıysa, kızı bir numaraya oturtmuşlar (biz oylamalardaki hileleri iyi biliriiizz). hayır tamam tatlı bi kız, severim, sonuçta kendisiyle bir harry potter geçmişimiz var, hermione'ye hürmette kusur etmem de, lütfen yaa, ne bir numarası?

diyelim yeni nesil bağyanları oyladılar hep. e bir numara olması gereken dünya şekeri, vücudu taş gibi jennifer lawrence nasıl üç numara olur??? daha da vahimi, her daim meth bağımlısı gibi görünen, saçlarını iki ayda bir yıkayan, baygın bakışlı emo kristen stewart'ın dört numarada; at ağızlı, seksapelle uzak yakın alakası olmayan, kedi kadınların yüz karası anne hathaway'in beş numarada arz-ı endam etmeleri. böyğğğkk.

ellen page cücesi, carey mulligan soğuğu ve anna kendrick siliğinin listede olmalarına diyecek söz bulamıyorum. sıradanlığı yüceltelim dediler sanırım.

marilyn monroe'nun (gerçekten gelmiş geçmiş en seksi kadın) ölümünden elli yıl sonra bile hala listede olması, yeni nesilin ne kadar uyuz olduğunun kanıtı değil de nedir?

peki ya, varoşların varoşu megan fox'un hala yüksek sıradan listede olması? ah o kız teenage'ken ne güzeldi. estetikle çok bozuldu çook. julianne moore niye listede, onu da anlamadım. ya da cameron diaz gibi yaşlı bir iskeleti kim seksi buluyo? ve amy adams nasıl olur da olivia wilde'ın önünde yer alıyo? bi de pardon da, grace kelly ne zaman seksiydi? mila kunis'in ilk üçte değil de yedinci sırada olması da ayıptır be!

1 numara benedict cumberbatch???
whaaaat????
sanırım oy verenler, seksi ne demek bilmiyolar. ya allah aşkına, ne alaka??? sesi güzel tamam. süper yetenekli,  o da tamam. ama seksapel???

iki numarada tom hiddleston'ın olması beni çok mutlu etse de, üzgünüm ama iki numara olabilecek bi adam mı şimdi o listede bi sürü canavar varken? ha ben adam hakkında burada sayfalarca methiye dizerim o ayrı. ama hayır yaa, chris hemsworth altıda, bradley cooper on numaradayken, caaanııım tom'cuğumun iki numarada olması çok büyük haksızlık.

hobbit'te oynayan herkesi listeye sokmalarını nasıl açıklayacaklar??? ya tamam nihayet aidan turner 37 numaradan da olsa giriş yaptı da, martin freeman nedir yaa o listede? lee pace'in  gösteri dünyasındaki otuz yıllık çabalarından sonra farkedilmesine de sevindim ama richard armitage'ın 18 numarada olması???? yuh!

alan rickman'ın sessiz ve derin hayran kitlesi, onu bu sene de listede tutmuş, kırk mırk, idare etsin artık demişler. ne kaldı zaten, şunun şurasında en fazla iki sene daha listede kalır. idris elba'nın 11 numara olması da tamamen zenci lobisi. idris elba kabadayısına gelene kadar elli tane daha seksi zenci sayarım ben. zenci diyemiyoduk ama di mi?

michael fassbender'imin yerinden memnunum, sekiz iyidir de, o gerizekalı robert pattinson'ın onun bir önünde olması çoook yanlış olmuş.

tom cruise, karl urban, daniel radcliffe ve andrew garfield niye listede? biri açıklayabilir mi? james franco'yu görünce sinirim tepeme çıktı da neyse ki 42'de yer bulmuş kendine.

son diyeceğim de şudur, game of thrones'u hiç izlemediğim için bilmiyodum adamı, ilk kez listede gördüm. 49 numara pek tatlıymış. danimarka'dan çıkıyo muymuş öyle adamlar?

18 Ekim 2013 Cuma

fıstık ezmesi kremalı kakaolu kek

ismi uzun di mi? orijinal ismi daha da uzun artistler! chocolate cupcake with peanut butter frosting. yaaa, nooldu kaldınız di mi?

o kadar güzel oldu ki, her hafta yapıyorum ben bundan. mersine dönünce red velvet cupcake yapıcam, böylece beş cupcake çeşidimi tamamlamış olcam, sonra da çocuk yapıp onları obezleştiricem! ya da belki cupcake dükkanı açarım mersinde. bilemedim. tabi önce adam gibi bi sıkma torbası almam lazım ki kekleri insan gibi süsleyebiliim, böyle yamuk yumuk keklerim oluyo hep.



alın size de tarif, bebelerinizi obez yapmak isterseniz gönül rahatlığıyla yapabilirsiniz.

keki için
- 2 cup un
- 3/4 cup şeker
- 1 cup süt
- 2 yumurta
- 90 gr tereyağ
- bir baket kabartma tozu
- 3 yemek kaşığı kakao

kreması için
- 1 cup fıstık ezmesi
- 50 gr tereyağ
- 1/2 cup pudra şekeri
- 100 ml krema

şekeri ve yağı iyice çırpıp (iyice derken böyle yumuşacık olcak, fluffy durcak) içine yumurtaları birer birer ekleyin (bi yumurta, 30 saniye çırpma, bi yumurta daha yani). geri kalan kuru malzemeleri ayrı bi kapta iyice karıştırın, sonra süt dahil hepsini bir araya getirip homojen karışım elde edin. kek bu. muffin kaplarına paylaştırıp 180 derecede 20 dakika pişirin.

krema için de, krema hariç tüm malzemeleri iyice çırpın, pudra şekeri erisin tamamen. en son kremayı ekleyip bi iki dakika da öyle çırpın. soğumuş keklerin üzerine sıkma torbasıyla paylaştırın. voila!

dukan'a ihanetimi fark ettiniz değil mi?

6 Ekim 2013 Pazar

mersin gerçekleri

tam üç haftadir mersinde yaşıyorum, yeni işime başlayalı da bir hafta oldu. ankaradan gelmiş biri için fazlasıyla garip bir şehir. o yüzden bugün bana böyle acayip gelen mersin gerçeklerini yazmaya karar verdim.

1) hava durumu gerçeği
arkadaş, bugün ekim ayının beşinci günü. normal şartlar altında ankara için deri ceket mevsimi. hatta son birkaç gündür ankaramda sevdiklerim kabanla falan geziyorlar, hava en yüksek 9-10 derece oluyormuş.
arkadaş, ben geçen hafta sonu denize girdim! benden bahsediyoruz, dikkatinizi çekerim. temmuz-ağustosta deniz suyu sıcaklığını bahane edip gömeç'te denize girmeyen ben. eylülün son hafta sonunda güneş yanığı oldum. özenle bütün yaz 50 faktör korumalı kremlerle gezmişim, ne bileyim ben burada hala güneşin yaktığını! ayağımda sandaletlerimin nefis amele yanığı var şu an. çok seksiyim.

hayır burada gece gündüz sıcaklık farkı falan da yok, akşam dışarı çıkınca hırka falan da giymiyorum, ben anlamadım ki bu nasıl bi sonbahar! yazlık kıyafetleri kaldırmışım evlenmeden, işe giderken ceket giymek istiyorum (çünkü çok ciddi bir avukatım), yemin ederim giyecek kıyafet bulamıyorum. sandaletlerle işe gittim yahu! allahtan hala herkes sandalet giyiyo burada da öyle çok göze batmadım.

2) kürtçe ve arapça gerçeği
her yer kürt her yer arap. bunu faşist, ırkçı, kafatasçı duygularımla söylemiyorum (taşınma motivasyonlarımdan biri burada mardinli nüfıusunun yoğun olmasıydı. i <3 mardin.) durum bu. suriyenin zengin mültecileri mersine yerleşmiş, marinada fink atıyorlar pahalı jipleriyle, herkes arapça konuşuyor, kendimi dubaide sanıyorum.

gariban kürtlere tabi ki yine ekmek yok, nerde en pis işler var, çalışanların hepsi kürt. "çe hewal tu?" diye yanlarına gidip hal hatır sorasım geliyor. karşılaştığım tüm türkler de tabi ki ırkçı, hemen hemen hepsi kürt ve suriyeli nüfustan yılmış. bok yesinler. gerçi araplara ben de sinir oluyorum, önümden porschelerle geçip geçip duruyolar. bütün güzel arabalar arap plakalı. ben de napiim dolmuşla gidip geliyorum işte.

3) toplu taşıma gerçeği
ben hayatımda bu kadar çok dolmuşu hiçbir şehirde görmedim. aynı istikamete giden yüzlerce dolmuş var. her on saniyede bir yeni bir dolmuş geliyor. parisi, londrayı boydan boya ören metro hatları yerine mersini boydan boya gezen dolmuşlar var burada. yani bu ne demek oluyor biliyorsunuz, yeni toplu taşıma hikayelerim gelecek sevgili okuyucular. kadınlar kadının yanına, erkekler erkeklerin yanına oturma konusunda çok dikkatli davranıyo, bilmiyorum her şehirde böyle miydi? ben metroda, metrobüste canını kurtarmak için bulduğu yere oturan insan gruplarıyla yolculuk ettiğim için bana yabancı geliyo.

4) deniz şehri olması gerçeği
bu en önemli olayı mersinin. içten içe muhafazakarlıkları varsa bile kadınlar burada özgürce giyinerek gezebiliyorlar, kimse de dönüp bakmıyor. ilk geldiğim hafta herkesi kısa şortlar, mini etekler, derin dekoltelerle gördüğüm zaman bir ankaralı olarak çok şaşırmıştım. herkes çok rahat. bilmiyorum kara çarşaflarla gezen suriyeliler mi mersinlilerin giyimini değiştirir yoksa mersinliler mi arapları yumuşatır ama şimdilik kılık kıyafet özgürlüğü her yerde. ee, ben de şehre uyup memeler fora geziyorum tabi. yok lan şaka, ben hala muhafazakar bir iç anadolu çocuğuyum.

5) adliye gerçeği
herkes herkesi tanıyo lan! her girdiğim kalemde, siz yenisiniz değil mi, nereden geldiniz diye sordular. şu an kimse ismimi bilmese de, herkes beni "ankaralı" olarak çağırıyo. spaniard değil, iskoçyalı değil olabilecek en karizmadan yoksun yer ismiyle hitap ediliyorum. ankaralı.
yabancı olduğum için de herkes pek bi kibar. ankarada yalvar yakar yaptırdığım işleri burada yapmak için millet birbiriyle yarıştı. çok acayip!
tabi bir de işin öteki yüzü var, her şey bir taşra adliyesine yakışır şekilde ilerliyor. baro başkanı hiçbir şey yapmamış, adliyede olması gereken şeyler kesinlikle yok, çok sinirlendim ilk günümde. ama ben senin ayağını kaydırmasını bilirim baro başkanı! koltuğundan edicem seni, başka yolu yok!

6) lüks gerçeği
mersinde süper zengin bir grup var (kaçakçılıktan olduğunu söylüyorlar, ben yerli halkın yalancısıyım) ama öyle böyle bir zenginlik değil. istanbul zenginliği gibi, ankarada alışık olmadığım zenginlik. görgüsüzler, görgüsüzce para harcıyolar, göstere göstere yaşıyolar. denişik geldi bana. yeme içme olayı aşmış burada, her türlü isteği karşılayan restaurantlar, barlar, bistrolar mevcut. yani her yerinden taşralık akan bir şehir olsa da 15 kmlik sahil boyunca ilerlediğinizde kesinlikle taşra değil, (abartıyorum ama siz yine de inanın) cote d'azur havası geliyor. çok abarttım. ama başka türlü açıklayamazdım.

7) belediye seçimleri gerçeği
herkes mi aday olur bi şehirde??? büyükşehir adaylarını geçtim (şu an istemihan talay ve fikri sağlar, şimdiki ve son dört dönemki belediye başkanına karşı çarpışıyo chp'de), her ilçenin en az sekiz dokuz adayı var. hepsi de chp aday adayı. il meclis kararına göre parti isimleri kullanmaları da yasak afişlerde, herkes ismini, çok beğendiği bir boy fotoğrafını, kendilerince güzel ama gerçekten rezalet sloganlarını (emek bizim mezitli bizim yazmış dananın biri mesela. kan benim damar benim bir abi kendisi.) ve mesleklerini sunuyolar afişlerinde. çevre mühendisi mi yoksa avukat mı iyi yönetir diye düşünmeye itiyolar sanırım vatandaşları. bence güzel olan kazansın. hepsi aynı mallıkta ne de olsa.


şimdilik aklıma gelenler bunlar. sizi mersinin en lüks yeri olan marina fotosuyla başbaşa bırakarak gidiyorum. tabi şu an fotodaki gibi değil, tamamı yatlarla, yelkenlilerle dolu. aklıma gelen olursa yazarım. öptüm canlar!