31 Ocak 2014 Cuma

bir genetik hikayesi : babaannelik

Öncelikle bu yazıya, sırf ocak ayı bitmeden bi şeyler yazayım diye başladığımı belirteyim. sırf boş geçmemek için yani. o kadar yoğunum ki boş beleş şeyler yazacak vaktim olmuyo hiç.

efendim, babaannelik zor iş. hele de yirmi sekiz yaşındaysanız. ev ekonomisi genlerimin tamamı bana babaannemden geçmiş. yarım kilo kıymadan iki kilo köfte çıkarmak olsun, bi kilo tavuktan on kişilik yemek yapmak olsun, turşu kurmaya olan hevesim olsun falan, hep babaannemden. annemin hiç onaylamadığı şeyler yani (o sevmez öyle fakir anadolu geleneklerini.) (okuyosan kızma anne.)

babaannemden geçen bir diğer şey ise beş şişle çorap örme. annemi bildim bileli çok güzel dikiş diker, nefis kazaklar örer. küçükken kardeşimle bana inanılmaz manzaralı kazaklar örerdi mesela. güneşler, denizler, evler, ağaçlar çiçekler... bense iki şişi bir araya getirip de bir oyuncak bebek için yelek bile öremedim bugüne kadar. bi ara heves ettim, yastık kılıfı ördüm ama ilki beğenildi, ikincisi ise aile içinde "akbabanın rüyası" adıyla anılmaya başladı (behzat ç.'nin akbabası efendim. o kadar kötü yani.). ha bence güzeldi o ayrı. hala severek kullanıyorum.

gel zaman git zaman, bende bir hırs başladı. hayır yün almayı çok seviyorum, hemen sıkılmasam örgü örmek de zevkli (atkılarım meşhurdur mesela, öyle uyduruk da örmem.) ama işte çok çabuk sıkılıyorum, ördüğüm şeyin en geç iki gün içinde bitmesi lazım. zaten en büyük sorunum da her şeyden sıkılıyo olmam. her neyse, yine bi sürü yün aldığım bir zaman baktım köşede zavallı zavallı duran küçük iki uçlu beş adet şiş duruyo. neden olmasın dedim. madem içimde babaannemin genleri geziyo, belki ben de çorap örmeyi becerebilirim. babaannemin çorapları çok meşhurdur, yıllardır yapar yapar saklar, bizi gördüğünde verir, aile üyelerine dağıtılır. akşamları boş vaktim de oluyo, internetten iki siteye baktım mı ben bu işi yaparım dedim.

allaaahıım ne zevkli ne zevkli! hayatımda eksik olan şeyi buldum sonunda! hem çooook kolay hem de toplam beş saatte bi çorap bitiyo! tam benlik! yani anlayacağınız, bundan sonra hepinize çorap hediye edicem! ucuz mucuz demeyin pislikler, el emeği göz nuru! avrupaya gidip handmade diye sattım mı paraları kırarım! size hediye edip ne kadar fedakarlık ediyorum görün.

yazımın sonuna gelirken sizi öncelikle ördüğüm yastıklarla, sonra da çorap örneklerimle başbaşa bırakıyorum. bisous!


aşağıda gördüğünüz akbabanın rüyası adlı eserim


Hiç yorum yok: