11 Ekim 2014 Cumartesi

bir genç avukatın gözünden baro seçimleri


yılın en güzel zamanındayız. daha doğrusu sadece iki yılda bir yaşanan o güzel zamanlardayız : baro seçimleri! gerçi ankara barosu her sene seçim yapmazsa ölecek hastalığına yakalanmış, üç senede üçüncü seçim oldu bu.

her neyse. seçim dönemleri iyidir. neden? cevap çok basit : bedava alkol, her türlü sosyalleşme fırsatı (siz sevgili bekar, genç ve güzel avukatlarımızdan bahsediyorum.), bol bol dedikodu (kabul edin birilerini çekiştirirken çok eğleniyoruz) ve önemsenmenin yarattığı gurur (herkes oy için peşinizde ne de olsa!).

hayatınızda hiç karşılaşmadığınız, göz göze gelmediğiniz insanların sizi facebooktan eklemeleri mi olsun, her paylaştığınız fotoğrafın beğeni yağmuruna tutulması mı olsun, adliye koridorlarında bir anda kendinizi o çok sevgili yönetim kurulu adaylarından birinin sımsıcak kollarında bulmak mı olsun; hepsini yaşayabileceğiniz dönem işte bu dönem çok sevgili okuyucularım!

tabi bu aşırı kibarlıkların, samimiyetsiz yaklaşmaların bir de diğer yüzü var : gruplar arası çirkefleşmeler. mersin barosunda görmedim gerçi. hatta ben bu kadar naif bu kadar tatlı bir seçim de görmedim, her grup diğer adayın tanıtım kokteyline gidip iyi dileklerini sunuyo falan, ama bi ankara barosu öyle mi? her gün yeni bir olay! işte seçim budur!

demokratik sol avukatlar biziz, hayır biz öz hakiki  dsa'yız tartışmaları neredeyse kan davasına varmış durumda. her sabah mutlaka diğer tarafın gerçek dsa olmadığı yönünde yeni bir iddia ortaya atılıyo. yapılabilse herkes tape falan da yayınlayacak "bak gördün mü, kimmiş asıl dsa" diye. ha bana göre ortada  önseçim hezimetini kabul edememiş bi grup var ve ısrarla " bana ne yaaa bizim o koltuk yaaa" diye seçimlere giriyolar. hayırlısı cnm. yine de bütün bu kan davalarının ortasında yemekler veriliyor, içkiler söyleniyor ve genç avukatlar mutlu ediliyor. lafa değil icraata bakarım!

baro seçim dönemleri aslında ziyan olan binlerce lira demek değil mi? yedir, içir, gezdir, eğlendir, broşür bastır, tanıtım videosu yaptır, kokteyl üstüne kokteyl düzenle, (defter kalem dağıtan aday bile var. sanırsın ilaç firması reprezantı), herkesi memnun etmeye çalış, bol bol yorul, çok ama çok para harca... bitti. gerçekten böyle mi olması gerekiyo? en çok parayı harcayan mı kazanmalı? seçmenlerinize ulaşmanın başka yolu yok mu? ha kesinlikle memnuniyetsiz değilim, anormal paralar harcandığı için seçim dönemlerini seviyorum zaten. tam bir curcuna! ay resmen karnaval!

temsili baro seçimleri

peki ya seçim sonrası ne olacak? bizi, kullanılmış bir mendil gibi buruşturup çöpe mi atacaksınız? biliyorum kazansanız da kaybetseniz de feysbuktan artık paylaşımlarımızı beğenmeyeceksiniz sevgili adaylar :( adliyede artık çay-kahve ısmarlamayacaksınız. hatta muhtemelen yüzümüze bile bakmayacaksınız. sizin için sadece bir rakam olarak kalacağız değil mi? kazanmanızı sağlayan bir rakam. amaaan neyse. ben de zaten bi içkinizi içmeye gelmiştim!

Hiç yorum yok: