9 Aralık 2012 Pazar

hala yemek blogu yazmıyorum

başlık bu evet. hala yemek blogu yazmıyorum. deneyimlerimi paylaşıyorum. üç okuyucumla. inşallah dört de olur. evet sarı, bu lafım sanaydı. ben beckham'ı efendime söyliim simge fıstıkoğlu'nu okurken iyiydi! sen de benim köftemi, reçelimi okuyacaksın! zorla!

dukan diyetinden nefret ediyorum. çok ciddiyim. sağda solda, ay çok güzel aman çok harika diye laflar ediyo olabilirim. yalan. rezalet yulaf kepeği ömrümü bitiriyo yemin ederim. allahsız dukan, putain de merde!

geçen gün ne yaptıysam yaktım. fırında mı sorun yoksa yulaf kepeğinde mi bilmiyorum. gitti güzelim(!) yulaf kepeği ekmeği ve keki. çok üzüldüm,  aman ne üzüldüm.

evde tavuk bitmiş, almaya üşendim, buzlukta son tavuk göğsüyle (bir adet) ne yapabilirim diye düşünürken köfte denemek geldi içimden. tavuk göğsünü küçük parçalar halinde bi kaba koydum, soğan, baharat, yumurta ve yulaf kepeği ekmeğinin yanmamış kısımlarından kopardığım parçaları blenderla püremsi haline getirdim. sonra da yağsız tavada kızarttım. süper oldu. bunca yıl aklım nerdeymiş?

sabah kahvaltıları hala işkence. tarif sitelerinin birinde (allaaahııımaaa binlerce şüküüür!!!) dukana uygun bi reçel tarifi buldum. meyve yasak, öyle tatlandırıcıyı basıp aha da reçel diye yiyemiyoruz. tarifi bulan kadın akıllı ama, dukanı da iyi özümsemiş yavrum, portakal kabuğu reçeli yapmış. tavuk almaya üşenen bu tembel kız, koşa koşa gitti portakal aldı geldi. süper oldu süper!!! bi de o reçeli üzerine sürüp yiyebileceğim güzel bi ekmeğim de olduğu zaman benden kralı olmaz.

seyir dönemi bitene kadar yerim ben bu reçeli!!!

2 yorum:

oa dedi ki...

portakal receli dedigin hep kabuklarindan yapilir zaten :)

caelumaqua dedi ki...

kabuktan reçel mi olur yaa? kayısının, çileğin, hadi en kötü vişnenin reçeli olur.