10 Ocak 2013 Perşembe

hasta göskucuk mutfakta

bi haftayı geçen bir süredir evde hasta yatıyorum. evde herkes hasta olduğu için yine yemekler bana kalıyo tabi. süper kolay, süper çabuk bir çorba buldum, keşke daha önceden aklıma gelseydi, her gün yapardım!

çorba yapmayı genel olarak çok seviyorum, çünkü hem kolay, hem de değişik malzemeler eklenip çıkarıldığında farklı farklı çorbalar icat ediliyor. hem de neredeyse herhangi iki üç malzemeyle yapılabilen bir şey. bi de tabi ki doyurucu.

canım dün deli gibi çorba istedi, ayakta duracak halim de çok yoktu, o yüzden mümkün olduğunca kısa sürecek bir çorba yapmam gerekiyordu. bir kaşıktan biraz daha az unu bir tatlı kaşığı zeytinyağı ile kavurdum, bir litre kaynar su ekledim. sonra da buzlukta ne kadar donmuş sebze varsa hepsini kaynamaya attım. iglo ve natura verde'nin donmuş ve küçük küçük kesilmiş sebzelerine teşekkür ederim (evet biraz hile oluyo ama çok hastaydım napiim!). yedi sekiz dakika kaynayınca, limon suyu ve yumurta sarısıyla hazırladığım terbiyeyi ve baharatlarını içine attım, bir dakika da öyle kaynatıp blenderdan geçirdim. süper oldu!

dün sağlıklı beslenince, bugün gayet rahat unlu mamullere saldırasım geldi. iyi ki hastayım, iyi ki yüksek kalorili beslenmek zorundayım!
canım günlerdir cupcake çekiyordu, nihayet mutfağa girip yapabildim. dünyanın en basit cupcake tarifiyle önce vanilyalı cupcakelerimi yaptım. muffin yaparım, insan gibi kabarıp çatlamaz, cupcakeler muffin gibi kabardı, sinir oldum.
muffin kalıplarıma koyduğum karışım artınca biraz kakao, süt ve şeker ekleyerek bir de kakaolusundan yapayım dedim, onu da mini muffin makineme koydum ve öyle pişirdim. tabi ki çatlamadı muffin gibi. bi de kendine muffin maker diyo pisluk alet.
bu makineyi çok seviyorum ama. küçücük ve az miktarlarda muffin yapsa da tek seferde, gayet hızlı pişiriyor. tchibo, iyi ki varsın.

cupcake'ler soğuyana kadar oyalanmam gerekiyordu, ben de her zamanki gibi poğaça yaptım. ev halkı benim kurabiyelerimi, keklerimi sevmiyor, sadece poğaça tercih ediyor, ben de mecburen onlara poğaça yapıyorum sürekli.

en sonunda cupcakelerim soğudu, basit bir frostingle kaplanma zamanları geldi. klasik frosting tarifine (daha doğrusu klasik buttercream'e) zencefil ve tarçın ekleyip cupcakelerimin üstünü kapladım, gingerbread'den arta kalan çikolatalarla süsledim.

sanırım hamur işleri için harcadığım zamanı ve emeği avukatlığa harcasam, kezban hatemi olurdum; mutfak malzemelerine harcadığım parayı biriktirsem araba alırdım.

hayattaki tek tutkumun mutfak olması ne acıklı! quelle tristesse monsieur dukan!

Hiç yorum yok: