20 Temmuz 2015 Pazartesi

ah o tardis'te ben de olsaydım!

nerd olmaktan hiçbi zaman utanmadım. nerd is the new sexy çünkü. tamam, kendimi böyle avutuyorum, tabi ki seksi falan değil. hatta aklı başında birçok insana bilimkurgu tutkum garip bile geliyor. ne yapiim seviyorum! ama aşk, engellerin üzerine gitmektir.bense bir adım ileri götürüp sizi daha da gıcık edeceğim ve bu yazımda sadece doctor who sevgimden bahsedeceğim.


aylardır sabah akşam doctor who izliyorum. önceden de izlerdim ama denk geldikçe ve vaktim oldukça. son iki-üç yıldır, derin bir tutkuyla takip ettiğim yetmiyormuş gibi bir de çılgın bir whovian'a dönüştüm. param ve zamanım olsa comic-con'lara gidip doktor peşinde gezicem, diğer whovianlarla en seksi doktor kim, en paçoz companion kim muhabbetine gircem ama işte talihsizlik.

ben küçükken trt'de yayınlanırdı eski versiyon. tardisi, robot köpeği, garip yaratıkları ve yaşlı doktoru hayal meyal hatırlıyorum. hatta "içi dışından büyük" travmasıyla her kulübeyi kontrol ettiğimi biliyorum. sonra unuttum gitti doktoru. 

yeni versiyon başladığında bir iki kere denk geldim ve hiçbir şey anlamadım. değişik yaratıklar, saçma sapan mekanlar, belli olmayan zamanlar ve sürekli koşturup duran insanlar. denk geldikçe baktım ama rejenerasyon ne bilmediğim için sezon arası başrol değişmesi de çok ucuz gelmişti. sonradan öğrendim doktor sürekli değişiyomuş zaten. 

birkaç sene önce, yapacak daha iyi bir şeyim yoktu, oturup adam gibi izliim dedim, ne de olsa bilimkurgu seven biriyim ve insanlar boşuna bu diziyi izliyo olamazlar diye düşündüm ve o gün bugündür doctor who hastasıyım. ha biraz abartmış olabilirim, farkındayım.

neden doctor who sorusuna da çok net cevap verebilirim, çünkü çok süper tamam mı???? 
diziyi seviyorum çünkü macera, komedi, dram, ne ararsan var. ama ben asıl doktorun dünyasını seviyorum. umut, fedakarlık, dostluk, sevgi... daha ne olsun yaa? her bölüm birileri mutlaka ölüyo, ciğerim yanıyo ama neyse. yine de umut dolu bi dizi. ya pardon da, hanginiz içi dışından daha büyük bi kulübede, bütün uzay ve zamanda gezmek istemezdiniz ki? ben çocuk hayallerimden vazgeçmedim hala, bi umut bekliyorum belki günün birinde bi zaman makinem olur diye. 

her neyse, hadi size doktor who'ya başlama rehberi de yapayım, yeni versiyon doktorlarını tanıtayım. 

9.Doktor

yeni seride daha çok izlenme oranı için doktoru gençleştirmeye gitti yapımcılar. önceki sekiz doktordan yedisi yaşlıydı ve genç kızlara hitap etmiyordu. bula bula kepçe kulaklı koca burunlu ve tabi ki ingiliz dişleriyle göz dolduran christopher eccleston'u buldular. deli ve eğlenceli bi doktordu, bi sezon daha kalsa olurdu ama artık aktöre naaptılarsa adam tövbe etti doktorluğa, özel bölüme bile çağrılmasına rağmen gitmedi. mamak-sıhhiye dolmuşçusu gibi giyinmesi hariç gideri vardı bence, katlanılmaz değildi. companion'ı rose'u çok sevemedim ama.


10.Doktor

canıııııım, yavruuuuuummm, bideneeeeemmmm!!! benim biricik doktoruuuummm. converse'leri ve uzun pardösüsüyle oradan oraya koşar dururdu garibim. üç companion değiştirdi; rose, martha ve donna, benim favorim onun hor gördüğü zavallı martha'ydı. özellikle 3.sezon 10.bölümü izlemenizi tavsiye ederim, gelmiş geçmiş en güzel bölümlerden biridir, carey mulligan'ın bebek yüzünü doya doya seyredebilirsiniz.
öncesinde david tennant'tan hiç hoşlanmayan ben (ne de olsa filmde cedric diggory bunun yüzünden öldü, harry potter'ın mallığını saymazsak), şimdi ahhh david tennant yaaa ne hoş adam yaaa diye ölüyorum. rejenerasyon geçirip 11.doktora dönüşürken bi "gitmek istemiyorum" deyişi var ki, gözleriniz dolmazsa gelir döverim sizi ne duygusuz pisliklersiniz diye. en duygusal doktordu, hep moralini bozacak şey bulurdu, çok melankolik takılırdı ama her doktor gibi o da komik ve eğlenceliydi. canım benim yaa. keşke hep kalsaydı. 



11.Doktor

bebe. matt smith bu role başladığında 27 yaşındaydı. o kadar genç görünen doktor olur mu yaa? zırtapozun da tekiydi, işi gücü hoplamak zıplamak efendime sööliiim koşturmak falan. evinizin 8 yaşındaki hiperaktif oğlu. whovianlar arasında bi laf vardır, ilk doktorunuzu unutamazsınız diye. 11.doktor benim düzenli olarak izlediğim ilk doktor olmasaydı muhtemelen nefret ederdim bundan. başyazarın değişip steven moffat olması da etkili tabi. doktoru garip bi adama çevirdi, ataerkil bi düzene soktu, daha doğrusu amerikanlaştırdı. neyse ki companionları amy ve rory iyiydi de izletiyodu kendini (karen gillan çoooook güzeel). bi de yalan yok, rejenerasyon geçirirken hüngür hüngür ağladım. 



12.Doktor

karmakarışık duygular içindeydim bir sezon boyunca. seviyo muyum sevmiyo muyum, iyi mi yoksa berbat mı, sürekli kafamda sorularla izledim. iğrenç yancısı clara (companion bile diyemiyorum) olmasa aslında süper bi doktor. ki clara'yı bi önceki doktorla izlerken çok seviyodum da kız bu sezon rezalet bi karaktere dönüştü (allah belanı versin steven moffat). bunlar hep steven moffat sherlock'a daha özen gösteriyo artık doctor who'yu sallamaz oldu diye. çok karanlık ve yeni versiyonun en yaşlı doktorunu izledik. umarım yeni sezonda clara acılar içinde ölür ve doktor normal haline, komik ve eğlenceli zeki adama geri döner. 


oturun izleyin valla güzel dizi yaa. tamam bi lost ya da game of thrones olmayabilir ama güzel vakit geçireceğinize garanti veriyorum. dalekleri, cybermenleri, silence'ı, weeping angels'ı ve daha bi sürü değişik uzaylıyı nerede bulacaksınız? bi şans verin, ne kaybedersiniz? ha, bi de doğum günüm yaklaşıyo, e-bay'den sipariş verseniz ancak gelir, bana bi sonik tornavida hediye edebilirsiniz. adliyeye gidip vicuuuvv vicuuuvv sesleri çıkararak elektronik kapıları açmaya çalışmamı izlemek istersiniz belki!


Hiç yorum yok: